Kutsal Yol Örgüt Toplantısı

Kapıdan giren Lucy'di. İlk olarak onun gelmesine şaşırmıştım. Normalde hazırlanması yıllar sürerdi. Bu durumu biraz garipsemiştim. Hepsi aynı anda gelse daha memnun olurdum. Onlar gelene kadar düşünmek için fırsat bulmuş olurdum bende. Ancak Lucy gelmişti işte.
''Hey selam tatlım nasıl gidiyor?''dedi gülümseyerek. onun bu huyunu çok seviyordum. Her zaman güler yüzlü biriydi. Ancak sinirlenmesi fazla tehlikeli oluyor. Zaten bu yüzden gece evinin neredeyse tamamı onan korkuyor. Profesörler bile...
'' İyiyim , bekliyorum.'' dedim gülümseyerek. aslında pek gülümseyecek havada değildim. Gözlerimin hala kan çanağı gibi olduğuna emindim.Tam o sırada tekrar kapı açıldı. Bakışlarım Lucy'den kapıya doğru kaydı.

Yatağıma uzanmış, içimdeki karmaşayı çözmeye çalışıyordum. Aklım karşıktı. Kendime kızgındım. Nasıl yapabilmiştim böyle bir şeyi. Elimde olsa kendime okkalı bir yumruk atardım. Ben nasıl ilk kez konuştuğum birinin beni öpmesine izin vermiştim? Ben nasıl Dylan'ın beni öpmesine karşılık vermiştim? Ah Tanrıça'm! Ben değişiyor muyum? Nasıl böyle bir şeye izin vermiştim. Değişmek istemiyordum ki. Nefes alamaz olmuştum bu yüzden sırt üstü yattım ve gözlerimi yumdum. Saçlarımı çekiyordum. Kendimden nefret ediyordum. Ben kendime ettiğim küfürleri bitirmemiştim ki cep telefonuma mesaj geldi. İstemeyerekte olsa masanın üzerindeki telefona uzandım ve mesajın kimden geldiğine baktım. Mesaj Amanda'dandı. Yatakta doğruldum. Mesajda bizi tapınakta beklediğini yazıyordu. Önemli bir şey olmalıydı. Bir tür toplantı... Belki de Tsi-Sgili'yle ilgili yeni bir görüş gelmişti. Böylelikle şu tuhaf çaylağın üzerine daha fazla gidebilirdik. Daha fazla düşünmeyerek hızla yataktan kalktım. Üzerimdeki siyah şortumuçıkardım ve yatağımın üzerine fırlattım. Üzerimdeki siyah t-shirt'ün yakasına sınıfımı belirten armayı taktım ve dolabımı açıp elime ilk gelen siyah kotu geçirdim. Kabarmış olan kızıl saçlarımı aynanın önünde ne kadar düzeltmeye çalıştıysam da başarılı olamadım ve saçlarımı at kuyruğu yaptım. Hava çok soğuk değildi ve bende kolay üşümezdim bu yüzden yanıma ceket almadım ve ayağıma siyah spor ayakkabılarımı giyip telefonumu da cebime tıktıktan sonra odanın kapısını büyük bir gürültüyle kapattım. Merdivenleri koşarak iniyordum. Teleşlanmış ve heyecanlanmıştım. Kalbim sanki beynimde atıyordu. Hızla indiğim merdivenlerin birini görmedim ve takıldım tam düşecekken trabzana tuttundum ve yere kapaklanmaktan kurtuldum yoksa tapınağa kanlar içinde gidecektim.
Sonunda boğucu geceye ulaşmıştım. Biraz soluklandıktan sonra koşmaya devam ettim. Tapınağın merdivenlerini 3'er 5'şer çıktım. Tapınağın kapısındayken aklıma Jo geldi. Ona haber vermemiştim. Nerede olduğunu bilmiyordum bu yüzden hızlı arama tuşuna bastım ve Jo'yu aradım ilk çalışta açtı.
" Jo, çok üzgünüm. Sana haber vermeyi unuttum. Tapınakta Kutsal Yol Örgütü'nün toplatısı var. Hemen Tapınağa gel tatlım. Sana geç haber verdiğim için çok üzgünüm."
"Tamam Meredith. Hazırlanıp geliyorum. " dedi sesinde bir kırgınlık vardı. Bu kırgınlığın sebebi olmamayı diledim. Umarım bu yaptığım salaklık ve unutkanlık için Jo beni afederdi. Daha fazla Amanda'yı bekletmeyerek büyük tahta kapıyı zorlayarak açtım. Kapı açılırken kulak tırmalıyıcı bir ses olmuştu buna pek aldırmadım ve tapınağın ortasına doğru hızla ilerledim. Orada Amanda, Lucy ve Rose vardı. Amanda hiç üstünü değiştirmemişti. Solgun görünüyordu. Gözleri kıpkırmızıydı. Ya ağlamıştı ya da yeni bir görüş gelmişti. Lucy ise her zamanki gibi şıktı. Siyah mini eteği ve kırmızı çorapları vardı. Bu kız giyinmesini biliyordu. Ve yine vazgeçemediği kuru kafa desenli ceketi.. Rose'u pek tanımıyordum. 6.sınıf bir çaylaktı. Örgüt üyelerindendi. Kıza fazla bakmayarak yanından geçtim ve Lucy'e başımla selam verip Amanda'nın karşısına geçtim ve nefes almadan konuşmaya başladım.
- " Amanda. Ne oldu? Gözlerinin hali ne böyle? Yoksa yeni bir görüş mü? Tsi-Sgili ile mi ilgili? Onun olduğu kesinleşti mi?" Amanda elini havaya kaldırdı ve bende sustum. Ardından Amanda konuşmaya başladı.

Bahçede dolaşıyordum. İçimde kötü bir his vardı. Ne olduğunu anlamamıştım ama barı duvarının orda dolaşırken hep içimde kötü bişeyler hissediyordum. Bu yüzdende bu tarafa pek gelmiyordum. Bahçede ilerlerken telefonuma mesaj geldi. Baktığmda Amanda'dan tapınağa gelmemizi istiyordu. Odama doğru ilerledim. Hem üzerimi değiştirip, hem de Meredith'e haber vericektim. Ben hızlı adımlarla odama doğru ilerlerken telefonum çaldı. Arıyan Meredithdi. Telefonu açmamla beraber hızlıca konuşmaya başladı. " Jo, çok üzgünüm. Sana haber vermeyi unuttum. Tapınakta Kutsal Yol Örgütü'nün toplatısı var. Hemen Tapınağa gel tatlım. Sana geç haber verdiğim için çok üzgünüm." demesinin ardından "Tamam Meredith. Hazırlanıp geliyorum. " dedim. Telefonu kapattım. Meredithin beni bekliceğiniş yada dha önce haber verceğini düşünüp kırılmıştım. Ama birşey olmuştur diye üzerinde durmayıp hızlıca odama girdim. Üzerine siyah badimi ve siyah pantolonumu giydikten sonra odamdan çıktım.
Tapınağa doğru ilerlerken aklımdakileri nasıl söyliyeceğimi düşündüm. Aurnia'nın seçilmiş olduğunu biliyordum. Bunu hem içimdeki ses, hemde bitkilerden duymuştum. Ama kesin olduğundan emindeğildim. Bunu Amanda'ya gizlice sormaya karar verdim. Tapınak'ta onu bir köşeye çekip bunları sorucaktım ve doğu duvarının ordaki ağaç hakkında hissettiklerimi de herkese açıklıyacaktım.
Tapınağa geldiğimde içeride Amanda, Lucy, Rose ve Meredith vardı. Hepsine selam verip Amanda ve Meredith'in yanına doğru ilerledim. Konuştuklarını biliyordum ama Amanda'yla bir an önce konuşup gerçekleri öğrenmeliydim.
"Amanda 1dakika bakarmısın ? Seninle konuşmam gerekn birşey var önemli ve gizli." dedim. Meredith'den hiç birşey saklamazdım ama bu konuda ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bunu ilk Amanda'yla konuşmak daha akıllıca gelmişti. Amanda'ya cevap bekler gözlerle baktım ve Amanda da konuşmaya başladı.

Yemekhaneden sinirle çıkmıştım. James'in saçma sapan davranışları beni sinir etmişti çünkü. Onu o kadar iyi tanıyordum ki gözlerindeki bakışlardan O Tsi sigili olan kıza ilgi duymaya başladığını hissediyordum. "Ahh !! Aptal şey ne olcak. O küçük beyn, olanların farkında değil." diye kendi kendime söyleniyordum .korulukta çimlerin üzerinde yatarken sinirimin geçmesi için elementimle oynuyordum. O bana her zaman huzur verirdi. Vücudumda nasıl oluştuğunu bile anlayamıyordum. Muazzam birşeydi bu. "Acaba beyin dalgalarımla mı bunu başarabiliyorum" diye düşündüğüm oluyordu. Ama elementimin ısısını damarlarımda hissediyordum. Vücudumda ağır ağır pompalanıp parmak uçlarıma geliyor ve orda dışarı çıkıp mükemmel şekiller yaralıyordu.

Her zaman 5.elementin yani ruhun kimde olucağını merak ediyordum. Kehanetlere göre ruh elementine sahip olan hem Nyx'ın seçilmişi hem de 5 elementi yöneticek birisi olucakmış. Bu kişi bütün kalbiyle Nyx'a bağlı biri olucakmış. Bütün çaylaklardan farklı olduğu anlaşılcakmış. Bu bilgileri sadece elementlere sahip olanlar ve Nyx'ın kahini yani Amanda biliyordu. Çünk biz gece evinde seçilmiştik ve diğer çaylaklar haricinde yükek rahibeden ayrı bir eğitim alıyorduk. Bunları düşünürken kendi kendime mırıldandım " Peki bu çaylak buraya ne zaman gelicek veya ne zaman işaretlenicek? " . Büyük ihtimalle bu yakın bir zamanda olucaktı . Çünkü Aramıza toprağın yani Conerus'un katılmasıyla 4elementi de tamamlamış olmuştuk. Su Meredith'de , Hava Luci'de , Toprak Conerusta ve ateşte bendeydi. Pki ruh kim olucaktı ?

Cep telefonumun titremesiyle yerimden zıpladım. Amanda'dan mesaj gelmişti. Örgütü topluyordu. Oflayarak ayağa kalkmaya çalıştım ama içimden hiç gelmiyordu. Ama gitmek zorundaydım. Mecburen ayağa kalkıp tanrıçanın evine doğru yürümeye başladım. Merdivenleri ayağımı sürerek çıkmıştım ve kapıyı büyük bir gürültüyle açtım. Çıkan sese kendimde şaşırmıştım. Salona girdiğimde bütün herkes bana baktı . Gözümün ucuyla Meredith , Lena, Jo, ve birkaç kişiyi gördüm. Jo ile Amanda konuşuyordu ve konuşmalarını bölmek istemedim . Belliki önemli birşeydi. Herkese selamı verip duvara yaslanarak " Eeee olay nedir ? " dedim .

Jo ve Amanda bir kenarda konuşurlarken Amy'nin yanına doğru ilerledim ve kolumu koluna geçirdim. Amy normal vücut ısısına göre daha sıcaktı. Elementi devredeydi. Elimle yavaşça kolunu sıktım ve konuşmaya başladım.
" Hey Amy. Elementini dizginlemelisin tatlım. Sanırım Amanda'ya yeni bir görüş gelmiş. Gözleri kan çanağı gibiydi geldiğimde. Bende nefes nefese olanları sordum. Tsi-Sgili ile ilgiliymiş." dedim ve sesimi alçalttım. " Ne dersin tatlım belki de bu tuhaf çaylak gerçekten Tsi-Sgili'dir ve bize de yolacak biri çıkmış olur. Hem elementlerimiz de bize yardım eder. Sen yakarsın ben soğuturum." dedim ve kahkaha attım. Bu ciddi ortama uygun düşmemiş olsa da bana gayet güzel bir fikir gibi görünmüştü. Bir anda anı gözlerimde canlandırdım. Gerçekten çok zevkli olurdu. Ama içimde bir şey bizim Tanrıça'nın seçilmişleri olduğumuzu ve elemntlerimizi zevklerimiz için kullanmamazı söylüyordu. Bu sesi boş vermeye çalıştım olmadı. O ses beynime hükmediyordu. Daha sonra Amy'e döndüm ve " Ateşim sence Tsi-Sgili bu kız değilse kim? Ama bence bu kız olma olasılığı yüksek.." dedim. Amy benim gevezeliğimden ya da beklemekten sıkılmış olmalı ki sesli bir şekilde ofladı. Bu oflamanın bana olup olmadığını bilmesem de gücenmiştim. Kolundan uzaklaşacakken Amy elini koluma koydu ve gülümseyerek konuşmaya başladı..

Tapınağa doğru hızla yürüyordum. Amanda mesaj atmıştı, sanırım toplantı vardı. Bu sıralar fazla düşünceliydi. Görüşler onu yıpratıyordu. Yemekhanede olanlardan dolayıda sanırım sinirliydi. Aslında Aurnia'ya fazla yüklenmiştik. Nyx heykelini geçtikten sonra tapınağa girdim. İçeride neredeyse ben hariç herkes vardı. Girer girmez ilk baktığım kişi Amanda oldu doğrusu. Yanında bir kız vardı. Daha önce görmemiştim onu. Amanda'ya doğru yürürken sinirli gibi görünen Amy'e selam anlamında bir bakış attım. Zorla gülümsedi bana. Amanda'nın yanına vardığımda kulağına "Neler oluyor?" diye fısıldadım. Yanındaki kız konuşmasını kesmişti ve bana bakıyordu. Amanda'nın gözleri kan çanağı gibiydi, düşünceli görünüyordu...

Kızlar alanda konuşurken herkes meraklanmıştı. Ama bende çok merak ettiğim için Amanda'yı bir köşeye çektim ve diyecelerimi aklımda toparlamaya çalıştım. Amanda bana meraklı ve solgun yüzüyle bakınca konuşmam gerektiğini anladım. Sessizce Amanda'ya "Bak Amanda sana birşey sorucam ama bana doğru cevap vermelisin. Bu gerçekten önemli" dedim. Amanda bu dediğimden sonra daha çok meraklanmış ve tereddüte düşmüştü. Ne soracağımı bilmediği için aklı karışsada başını tamam anlamında sallayıp " Tamam. Sor hadi." dedi.
Derin bir nefes aldım. Bundan ne kadar kendime eminmişim gibi gözüksede yinede doğru olmadığından ve rezil olacağımdan korkuyordum. Ama bu duyduklarımı düşündüklerimi Amanda'ya da söylemeliydim. Cevap vermediğim için Amanda'nın hafif kızgın ve meraklı bakışlarına karşılık derin bir nefes aldım ve " Aurnia Nyx'in seçilmişi mi? Bak bana doğruyu söylemlisin. Seninle konuşmadığım için kimseye söylemedim. Ama Aurnia'nın Nyx'in seçilmişi olduğuna eminim. Özel gücüm sayesinde bitkilerden öğrendim. " dedim.
Ne kadarda uzun konuşmuştum. Amanda'nın anlayıp anlamadığını anlamak için yüzüne baktım. Şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Dediklerimden anlamadığından şüphe ettim ama bir süre sonra normale döndü ve yüzü düşünceli bir şekli aldı. Yüzünden de bunun doğru olduğunu anlamıştım. Ama bunu ondan duymaya ihtiyacım vardı. Amanda Nyx'in seçilmişiydi ve onun en azından bunu bildiğine emindim.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra cevabı bekler gibi Amanda'ya baktım. Amanda sanki cevap verip vermemekte tereddüt eder gibiydi. Ama ben cevap almakta kararlıydım. Amanda'yla aramız iyiydi ve ona ısrar etmek istemiyordum. Zaten yüzü solgun ve yorgnu gözüküyordu. Onun bu halde olmasına dayanamasamda şuan bunları düşünmek için uygun ortam değildi. Tekrar yüzüm kararlı bir şekilde Amanda'ya baktım ve " Hadi Amanda cevabını bekliyorum. Daha fazla burda zaman kaybetmeyelim. Cevap verde diğerlerinin yanına dönelim." dedim. Ardından Amanda pes eder gibi derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı..

"Bak Amanda sana birşey sorucam ama bana doğru cevap vermelisin. Bu gerçekten önemli" dedi Johanna. Ne soracağını merak etsem de pek aldırış etmedim. Çok önemli ne olabilirdi ki? Tsi Sgili'den önemli hiç bir şey olamazdı. '' Tamam. Hadi sor.'' diyerek cevap verdim.
" Aurnia Nyx'in seçilmişi mi? Bak bana doğruyu söylemlisin. Seninle konuşmadığım için kimseye söylemedim. Ama Aurnia'nın Nyx'in seçilmişi olduğuna eminim. Özel gücüm sayesinde bitkilerden öğrendim. " deyince şok oldum. Bunu sadece benim bildiğimi sanıyordum. Ama özel gücü ona yardım etmişti.Nasıl cevap verecektim ona. kimseye söylememeliydim. Sonuçta Aurnia'ya söz vermiştim. " Hadi Amanda cevabını bekliyorum. Daha fazla burda zaman kaybetmeyelim. Cevap verde diğerlerinin yanına dönelim."dedi Jo. Ne diyecektim şimdi ?
Zaten öğrenmişti herşeyi. Kabul etmeliyim yenik düştüm.
'' Evet o seçilmiş. Ama bunu kimseye söyleme sakın. Bir süreliğine sır olarak kalsın.'' dedim. Bu arada Amy , James ve Hell gelmişti. Hell benim yanıma geliyordu. Araya girerek Johanna'yla olan konuşmamızı böldü.Johanna tamam der gibi başını salladıktan sonra yanımdan ayrıldı. Bense hala şoktaydım.
"Neler oluyor?" dedi Hell , fısıldayarak.Şimdi ona ne söyleyecektim. Örgütten gelmeyen var mı diye bakınıyordum. Yoktu sanırım.''Herkes geldiğine göre açıklayabilirm.'' dedim ona. Bana önce bana söylesen ne olur der gibi bakıyordu.Ona gülümsedikten sonra topluluğun bulunduğu tarafa doğru yürüdüm.

'' Aurnia'ya haksızlık ettik. Özellikle de ben. Çünkü o Tsi Sgili değil aksine çok iyi biri'' deyince herkes bana şaşırmış gözlerle bakıyordu...

"Evet şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz. Kıza yapmadığınız kalmadı. Sizi affetmesini nasıl beklersiniz. Onun özel biri olduğunu ilk gördüğüm anda anlamıştım. Kötü olduğu aklıma bile gelmemişti. Ama siz Kahin'in görüşü yüzünden kıza neler yaptınız öyle!! Nyx Kötü olan birine eşi benzeri bulunmayan dövmeler nasıl verebilir ki? Unutmayın hayatta herkes yanılabilir... Nyx'in Kahini bile!!!"dedi James.
Ah tanrıçam onun neden böyle bir şey yaptığı ortadaydı. Bunu ona söyleyerek rezil etmek istedim.
'' Senin niye böyle düşündüğünü de biliyorum. Beni konuşturmak zorunda bırakma. Sen zararlı çıkarsın!Ayrıca onunla nasıl konuşacağımızı bırakta biz düşünelim. Sen önce kendi k*çını kurtarmaya bak.'' dedim sinsice. Ne olursa olsun kimse beni yenilgiye uğratmış gibi konuşamazdı. Hele James hiç.
Dediklerimi anlamıştı.
Konuşmaya başladı....

Soruma cevap vermedi Amanda. Gerçekten merak ediyordum, herkes burada niye toplanmıştı? Bir şeyler dönüyordu burada. Amanda bana gülümsedikten sonra "Herkes geldiğine göre açıklayabilirim." dedi. Gözler onun üzerine çevrilmişti. Ve devam etti:
"Aurnia'ya haksızlık ettik. Özelliklede ben. Çünkü o Tsi Sgili değil, aksine çok iyi biri."
Yüzünde biraz pişmanlık var gibiydi. Herkes şaşırmış gözlerle ona bakıyordu. Bende şaşırmıştım. Yemekhanede pek hoş karşılamamışlardı onu. Herkes bir ağızdan konuşmaya başladı. Sonraki sessizlikten faydalanıp James ayağa kalktı ve konuşmaya başladı:
"Evet şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz? Kıza yapmadığınız kalmadı. Sizi affetmesini nasıl beklersiniz? Onun özel biri olduğunu ilk gördüğüm anda anlamıştım. Kötü olduğu aklıma bile gelmemişti. Ama siz Kahin'in görüşü yüzünden kıza neler yaptınız öyle! Nyx kötü olan birine eşi benzeri bulunmayan dövmeler nasıl verebilir ki? Unutmayın hayatta herkes yanılabilir. Nyx'in kahini bile!"
Bu laflar düpedüz başta Amanda'ya sonrasında ise Amy'e gidiyordu. James'in yüzünde sinirli bir ifade vardı. Ona sinirlenmiştim doğrusu. Amanda'ya, en yakın arkadaşıma, böyle laflar edemezdi. Zaten Amanda bunu onun yanına bırakmazdı. Amanda onun söylediklerini cevapsız bırakmadı:
"Senin niye böyle düşündüğünü de biliyorum. Beni konuşturmak zorunda bırakma. Sen zararlı çıkarsın! Ayrıca onunla nasıl konuşacağımızı bırakta biz düşünelim. Sen önce kendi k*çını kurtarmaya bak."
İşte Amanda'dan beklediğim cevap buydu. James'a sinirli sinirli bakıyordum, ama bir çoğu James'i haklı buluyormuş gibi duruyordu. Sanırım bir laf dalaşı çıkacaktı. James susmadı, ve Amanda'ya cevap verdi yüksek sesle:
"Bunu nasıl ve nerden öğrendin bilmiyorum! Bana ne olacağını bırak Amanda, sen kendine bak asıl. Kahinim diye geçiniyorsun ama kahin olduğundan şüpheliyim. Yanlış görüşler görmeye başladın bakıyorum. Ne oldu Amanda, Nyx yeteneğini mi aldı yoksa senden?"
Bu sefer ağır konuşmuştu. Sinirim daha fazla artmıştı. Ona yumrukla karşılık vermek güzel olurdu doğrusu. Yapmayacağımıda söyleyemezdim. Ben konuşacaktım ki Meredith konuşmaya atladı:
"J, hepimiz Nyx'in Amanda'nın özel yeteneğini elinden almadığını biliyoruz. O yüzünü görmediğini söylememiş miydi? Aurnia'nın hepimizden farklı olarak hilalinin içi dolu. Bu da bize bir işaret gibi geldi. Eğer Amanda'nın görüşleri olmasaydı yine onu yadırgamayacak mıydık işareti farklı olduğu için? Aurnia'ya hepimiz kötü davrandık. Sen hariç. Sadece Amanda'ya laf söyleyemezsin. Haksız çıktığımız ve yanıldığımız için Amanda'ya bu kadar yüklenme. Hoş, senin hala o kıza neden o kadar iyi davrandığını anlayamadım ama yakında çözerim."
Sonrasında Amanda'ya döndü ve devam etti:
"Peki haksızlık ettik, o Tsi-Sgili değil. Çok iyi biri ama bu hala onun dövmelerinin neden bizden farklı olduğunu açıklamıyor. İyiliğin sembolü falan olmadığına göre? İşaretleri tam olarak açıklanmadan ondan tam anlamıyla emin olamam."
Doğruyu söylemişti aslında. Dövmeleri bizden farklıydı ve hilali doluydu. aklıma çeşitli teoriler geliyordu. Seçilmiş olması bir ihtimaldi. Böyle biri normal bir çaylak olamazdı. Eninde sonunda ortaya çıkacaktı Aurnia'nın kimliği. Bu sefer Amy konuşmaya başladı. İyice büyüyor gibiydi bu kavga:
"Sen ne zaman büyüdünde Amanda'ya bunları söyleyebiliyorsun. Senin k*çını görüşleri sayesinde o kaç defa kurtarmıştı. Doğru o küçük beynin bunları hatırlamıyor olabilir değil mi James Dean Archibald!?"
Yanına vardı ve elini göğsüne bastırdı. "Yoksa yeni kahinimiz sen misinde Nyx'in Amanda'nın yeteneğini aldığını biliyorsun." diye devam etti. Bu sırada James inledi. Sanırım elementiyle küçük bir acı vermişti James'a. Geri çekildi ve "Gerçekte bundan daha fazlasını yapabileceğimi biliyorsun J." dedi sesini yükselterek. James bir yandan gömleğini çekiştiriyor, diğer yandanda Amy'e sinirli bir şekilde bakıyordu. Amy'e hak veriyordum. Kendimi tutamadım ve ben devam ettim:
"Bakıyorumda birileri Erebus Oğlu Lider Varisi olduğu için fazlasıyla havalara girmiş. Benim yakın arkadaşlarıma böyle çıkışamaz ve özellikle Amanda'yla böyle konuşamazsın. Eğer bunları küçük beynin anlayamıyorsa daha anlatıcı şekillerede başvurabiliriz. Aurnia'nın dolu hilali ve dövmelerini kim görse büyük ihtimalle böyle şeyler düşünürdü onun hakkında. Sen bu konuda farklı yaklaştın ve bunun sebebinide tahmin edebiliyorum. Erebusoğullarındansın diye fazla kaptırma kendini. Bir bakarsın ertesi gün, hoop, Erebus Lider Varisi James'cık YOK!"
Bunları derken üstümden bir yük eksilmiş gibiydi sanki. Fakat tapınağın sarsıldığının farkında değildim. Sakinleşmeye çalıştım, bu sırada sarsıntı durdu. James kızarmaya başlamıştı. Gözleri yuvalarından çıkacak gibi bana bakıyordu. Bunun bedelini elbet ödeyecekti. James'a sinirli bir bakış fırlatıp Amanda2nın yanına doğru yürüdüm. Bu sırada Amanda'nın yanındaki kız (Johanna.) konuşmaya başladı...

Amanda'nın yanında duruyor olanları izliyordum. James Amanda'ya çok yüklenmişti. Bunun Amanda'nın suçu olmadığını çok iyi biliyordum. J konuştukça benim sinirlerim daha da arttı. Ben dhaa birşey söylemeden önce Meredith Amy ve Hell James'e kızmaya başlamıştı. Onlar kızdıkça ilk önce Amy j'nin gömleğini yaktı. Ardından Hell yeri sallamaya başlamıştı. Ortamda gitgide gerginlik artıyordu. Hell konuşmasını bitirip bize doğru yürümeye başlayınca bende tutamadım kendimi ve "Bak J bir daha Amanda hakkında her hangi bir kötü laf etme yada ona yüklenmeye kalkma. Bu tek Amanda'nın yaptığı birşey değil. Hepimiz ona ters davrandık. Senin iyi davranmanın nedenlerini de biliyorum özel gücüm sayesinde. Ama şimdi o konuyu açmayalım. Bir daha Amanda'ya yüklenirsen seve seve o konuyuda konuşuruz unutma. Zaten bence bu tepkilerle bir daha karşılaşmak istemezsin. Artık asıl konuya dönmenin zamanı geldi bence. Şimdi bende Amanda'ya katılıyorum Aurnia iyi biri." dedim. Herkesin gözleri bendeydi. Pek böyle çıkışlar yapmazdım ama birisi Amanda'ya yada yakın arkadaşlarımdan birine birşey derse böyle davranıyordum. J söylediklerimden dolayı bana ters ters ve kızgınlıkla bakıyordu. Benim olanları bildiğimden haberi yoktu ama öğrenmiş oldu. Amanda bunu bildiğiminde farkında değildi ama artık herkes yavaş yavaş gücüm sayesinde olanları kolaylıkla öğrenebildiğimin farkına vardılar.
Bir süre sonra ortam sakinleşmeye başladı. Amy ve Hell hala J'ye kızgın olsalarda yine de daha iyiydiler. Ardından aklıma batı duvarında hissettiklerim geldi. Bunları onlara söylemelimiydim bilmiyorum ama kendilerine dikkat etmelerini de istiyordum. En sonunda söylemeye karar verip Amanda'ya baktım. Birşey söyliyeceğimi anladı ve bana dikkatlice bakmaya başladı. Aurnia'Yı söylemiyeceğimi bildiği için rahattı. Bende derin bir nefes aldım ve " Arkadaşlar size son birşey söyliyeceğim. Bunu size ispatlıyamam ama batı duvarının orada biraz daha dikkatli olun. Oradaki açıklıktaki bir ağaçtan pek iyi şeyler hissetmiyorum." dedim. Herkes bana şaşkın gözlerle baksada ben Amanda'ya ve Meredith'e baktım. Meredith birşeyler hissettiğimin farkındaydı ama ne olduğundan emin değildi. Bunu benimle sonradan konuşacağından emindim. Amanda'ya baktığımda ise gözlerinde merak ve tedirginlik vardı. Bir süre sonra ne demek istediğimi herkes yavaş yavaş anlamaya başladı ve aralarında fısıldaşmaya başladılar. En sonunda Amanda herkesin dikkatini üzerine çekerek konuşmaya başladı..

İlk konuşan Amy olmuştu
-"Sen ne zaman büyüdünde Amanda'ya bunları söyleyebiliyorsun. Senin k*çını görüşleri sayesinde o kaç defa kurtarmıştı. Doğru o küçük beynin bunları hatırlamıyor olabilir değil mi James Dean Archibald!?"
Elini göğsüme koymuştu farkında olmadan elementi devreye girmişti. O kadar yakmıştı ki beni acıdan en sonunda inledim.
-"Yoksa yeni kahinimiz sen misinde Nyx'in Amanda'nın yeteneğini aldığını biliyorsun."
Neler saçmalıyordu bu kız. Yok daha neler yeni Kahin benmişim gülmemek elde değil.
"Gerçekte bundan daha fazlasını yapabileceğimi biliyorsun J."
Ateş elementi var diye beni tehidt mi ediyordu bu kız. Of bu çaylakları anlamak elde değil. Özel güçleri var diye bi b*k sanıyorlardı galiba kendilerini. Kiminle konuştuklarının farkında değillerdi anlaşılan.
-"Bakıyorumda birileri Erebus Oğlu Lider Varisi olduğu için fazlasıyla havalara girmiş. Benim yakın arkadaşlarıma böyle çıkışamaz ve özellikle Amanda'yla böyle konuşamazsın. Eğer bunları küçük beynin anlayamıyorsa daha anlatıcı şekillerede başvurabiliriz. Aurnia'nın dolu hilali ve dövmelerini kim görse büyük ihtimalle böyle şeyler düşünürdü onun hakkında. Sen bu konuda farklı yaklaştın ve bunun sebebinide tahmin edebiliyorum. Erebusoğullarındansın diye fazla kaptırma kendini. Bir bakarsın ertesi gün, hoop, Erebus Lider Varisi James'cık YOK!"
Hell... Herzaman kendini ön plana çıkarmak için yaptığı aksiyonlardan birini yapıyordu yine. Dikkate bile almıyordum bu bebeyi. Tamam azıcık haklı olabilirler Amanda'ya biraz fazla çıkışmıştım. Haketmişti ama...
- "Bak J bir daha Amanda hakkında her hangi bir kötü laf etme yada ona yüklenmeye kalkma. Bu tek Amanda'nın yaptığı birşey değil. Hepimiz ona ters davrandık. Senin iyi davranmanın nedenlerini de biliyorum özel gücüm sayesinde. Ama şimdi o konuyu açmayalım. Bir daha Amanda'ya yüklenirsen seve seve o konuyuda konuşuruz unutma. Zaten bence bu tepkilerle bir daha karşılaşmak istemezsin. Artık asıl konuya dönmenin zamanı geldi bence. Şimdi bende Amanda'ya katılıyorum Aurnia iyi biri."
Yavaş yavaş sinirlerim tepeme çıkmaya başlamıştı. Açık açık beni tehdit ediyordu. Bu ne cürret!!
-Arkadaşlar size son birşey söyliyeceğim. Bunu size ispatlıyamam ama batı duvarının orada biraz daha dikkatli olun. Oradaki açıklıktaki bir ağaçtan pek iyi şeyler
hissetmiyorum."
Bu kızın özel gücü bize çok yardımcı oluyordu. Batı duvarı'nı kontrol etmekte fayda var.
Sonunda Amanda konuşmaya başladı:
-'' James sana hiç bir şey söylemiyorum. Zaten cevabını aldın. Ve artık Johanna'nın dediği gibi konumuza dönelim. Aurnia iyi biri. Ona haksızlık ettik. Bunun nedeni ben olduğum için hepinizden özür diliyorum. Ancak sizde biliyorsunuz bütün ip uçları onun lehineydi. Johanna'nın söylediklerine gelince, hala çok şaşkınım ama onun doğru söylediğine adım gibi eminim. Özel gücü ona bir çok şeyleri anlatıyor. O ağaçta ne olduğunu bilmiyorum. Ama Johanna öyle hissediyorsa mutlaka bir şey vardır. Tsi Sgili'liyle alakalı olabilir gibi geliyor
bana.''
-" Evet Amanda şuan bu konuyu tartışacak vaktim yok. Daha önemli işlerim var. Siz çaylaklara gelince hepinizin yaşına veriyorum. Kiminle nasıl konuştuğunuza dikkat edin!. Birdahaki sefere bu kadar iyimser olmayabilirim. Erebus oğlu olduğumu ve çaylaklarla tartışacak vaktim olmadığını biliyorsunuzdur. Sizin bakıcılığınızı yapamam. Ayrıca Hell atıp tutmalarına dikkat et boyundan büyük laflar konuşma... Batı duvarını kontrol etsem iyi olacak.
Gerçekten bu bebeklerle harcayacak zamanım yoktu. Hepsi bana bakıyorlardı. Bu kadar sakin davranmamı beklemiyorlardı anlaşılan. Batı duvarını kontrol için hızlı adımlarla yürüyerek çıktım...