Tulsada ki odam ve Hera...

Hye Sun odaya doğru ilerlerken kolidorun büyüklüğünü düşünüyordu. Hera ona çok içten davranıyordu ve onun btün sorularına eksiksiz cevap veriyordu. Hye bu ilgi karşısında ne kadar belli etmemeye çalışsa da çok duygulanmıştı. Hera ondan büyüktü ve vampirlik hakkında ondan çok daha fazla şey biliyordu. Bu yüzden de onun için tam anlamıyla mükemmellik teşkil ediyordu.
Odalarına vardıklarında Hera durdu ve Hye Sun a baktı... Büyük bir sırı açığa çıkaracakmış gibi konuştu.. "hazır mısın!! Burası gece evinde kaldığın sürece bulunacağın oda, ve bende bu günler boyunca sana oda arkadaşı olacak kişiyim. Umarım memnun kalırsın. Neyse canım zaten memnun olsan da olmasan da bana katlanmak zorundasın!"
Hye gülümseyerek Hera ya baktı. "inan bana istesen de bıkmam. Nedenini bilmiyorum ama seni görür görmez seninle iyi anlaşacağımızı anladım. Sen tanıdığım en iyi insanlardan birisin. teşekkür ederim." korece bi kelime söyledi ve Hera nın önünde eğildi. Hera ne olduğunu anlayamadı ama asya geleneklerinde eğilmenin adet olduğunu bildiği için o da eğildi. Hye bunu görünce çok sevindi ve onu daha da yakın hissetti kendine. Fakat Hera dayanamayıp sordu.
"Eğilmeni anladım fakat ne söylediğini anlayamadım."
Hye biraz düşündü daha sonra neyi sorduğunu anlayınca cevap verdi.
"Lütfen bana dikkat et."
Kore de biri yeni girdiği bir gruptaki eski kişiye ya da kişilere böyle selam verir. Afedersin ağız alışkanlığı.
"Yok canım. İlginçmiş gerçekten. Bak yeni bir bilgi daha öğrendim."
Hye ona gülümseyerek baktı. Çok anlayışlı ve güler yüzlü bir kız olması onun yanında rahat davranmasını sağlıyordu.
Hera sanki ilk kez görecekmiş gibi heycanla Hye Sun ı odaya girdirmek için hazırlandı. Hye Sun ın gözlerini kapattı ve "Hazır mısın?" diye sordu.
Hye onaylar biçimde başını sallayıonca Hera yavaşça kapıyı araladı ve ikisininde içeri girdiğine emin olunca kapıyı kapattı. Hye nun heyecandan titrediğini hissedebiliyordu. Ellerini usulca gözlerinden ayrıldı. Hye odayı görünce ağzı açık kaldı. Bir kaç dakika hiç konuşamadı.. Hera hayal kırıklığına benzer bir sesle sordu
"Beğenmedin mi?"
Hye Sun sanki Hera nın farkına yeni varıyormuş gibi ona döndü.
"Şaka mı yapıyorsun. Bu oda müthiş. Eski odam hiç böyle değildi. Ama bu oda. Bilmiyorum ama tamamen seni yansıtıyo. İnanılmaz güzel. Yataklar, perdeler... Tam anlamıyla büyüleyici. Burada yaşamak çok keyifli olmalı." Soluna bakınca piyanosunu gördü. "Bu piyano.. Eski Gece Evinde piyanomu almama izin vermemişlerdi. buraya nasıl geldi. peki gitarlarım nerde. Sen de piyono veya gitar çalmayı severmisin? Ben resim yapmayı da çok severim. Sende sever misin? Bu oda gerçekten müthiş..."
Hye durakladı. Pişmanlık dolu gözlerle Hera ya baktı. " Çok afedersin. Başını şişirmiş olmalıyım. Seni sinirlendirmedim umarım."
Hye utancından Hera ya bakamıyordu. Sonunda cesaretini toplayıp baktığında Heranın gülümsediğini fark etti...





ya baya uzun yaptım sanırım kusra bakma...=(

Hera Hye Sun' ı adeta odaya doğru sürüklüyordu..Ve sürekli ona birşeyler anlatıyordu..Büyük ihtimal kızın kafasını şişiriyordu. Ama Hye hiç de sıkılmış gözükmüyordu...

Oda'nın tam önünde durdular.. Girmeden önce Hye Sun korece birşey söyleyip, Hera'nın önünde eğildi..Eğilmesine karşılık oda eğildi ama ne dediğini anlayamadı..Kendini tutamayıp sordu:

"Eğilmeni anladım fakat ne söylediğini anlayamadım."

Hye biraz düşündü daha sonra neyi sorduğunu anlayınca cevap verdi.

"Lütfen bana dikkat et."

İlginçmiş... diye düşündü Hera...

Hera sanki ilk kez görecekmiş gibi heycanla Hye Sun ı odaya girdirmek için hazırlandı. Hye Sun ın gözlerini kapattı ve "Hazır mısın?" diye sordu.

Odaya ilk girdiklerinde Hye hiç birşey söylemeyince Hera beğenmediğini düşündü... Ama aslında çok beğenmiş...

Sonra etrafına baktı Hera, odasına göz gezdirdi.. Odanın solunda kendi yatağı duruyordu. Yatağının üzerinden Ekru tüller iniyordu.. Yatağının yanındaysa kelepçeleri oyma çiçeklerden yapılmış dolabı.. Oda lambası bir kızın elinden su dökülüyormuş gibi bir hava veriyordu odaya..

Sonra Hye' ın tarafına döndü..Gayet renkli bir kişilikti. Onun da yatağının üzerinden Lila tüller uçuşuyordu.. Ve piyanosu odaya harika bir hava katıyordu...

O bütün bunları düşünürken Hye' da oda hakkında ki düşüncelerini anlatıyordu..

" Çok afedersin. Başını şişirmiş olmalıyım. Seni sinirlendirmedim umarım."

Hye utancından Hera ya bakamıyordu. Sonunda cesaretini toplayıp baktığında Heranın gülümsediğini fark etti... O da arkadaşı gerçekten çok tatlı bir kızdı..

'' Ah.. kesinlikle hayır..Odayı beğenmene o kadar çok sevindim ki, anlatamam.. Piyano'n çok güzelmiş..''dedi...

Ahh..muhteşem çalıyor. diye düşündü Hera. Parmakları piyanoyu çalar gibi değil adeta okşuyordu.. Bu zamana kadar hiç böyle uyumlu çalan görmemişti.. Ablası da biraz çalıyordu ama bu kadar değildi. Hye sanki piyanoyla bir bütündü.. Parçayı bitirince büyük bir mutlulukla alkışladı arkadaşını..

''Çok güzel bir parça. Adı ne?"


Hye sorulanları yeni idrak ediyormuş gibi...


"A.. Asturias! Leyanda Isaac Albeniz in bi parçası. Çok sevdiğim bi parça. "

Gerçekten çok güzel bir parçaydı... Kulağında müzikle birlikte etrafında döndü Hera..

'' Evet Prenses..burası da bizim odacağımız..'' dedi gülümseyerek..

'' Ah çok tatlısın..Sevdim bu dönme işini.'' dedi Hye.

'' Teşekkürler tatlım.. Bu oda çok boştu iyi ki geldin. Tek başıma olmaktan sıkılmıştım..''

'' O zaman ne diyeyim iyi ki gelmişim.'' dedi Hye.

'' Ne kadar çok sevdiğin anlaşılıyor canım...'' dedi Hera.

Pencere den bakınca gözleri koca koca açılan Goo Hye Sun' a dönerek.. Manzara mükemmeldi orası kesin..

'' Delimisin bayıldım... Harika bir yer.''

'' E o zaman Geve Evi' n de gezmeye ne dersin? Ders progmanını aldın sanırım.. Dersler daha başlamadan seni arkadaşlarımla tanıştırayım canım..'' Dedi Hera..

'' Ah çok güsel olur canım. Teşekkürler..'' dedi Hera' ya gülümseyerek.. Ve odadan çıktılar...