House Of Night
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Karanlığın ve ışığın buluştuğu yerde, elbet kan dökülecektir. Savaşın kapıları sana açıldı, gecenin sesini dinle ve yüreğindeki zarlarla oyna. Doğru yolu bulacaksın...
 
AnasayfaHouse Of NightLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Araxia Xylia

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Araxia Xylia
Yeni Üye



Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 25/02/11

Araxia Xylia Empty
MesajKonu: Araxia Xylia   Araxia Xylia I_icon_minitimeCuma Şub. 25, 2011 11:52 pm

Gene sıradan ve sıkıcı bir
gündü. Hiç vampir öldürmemiştim ve bu beni çok rahatsız ediyordu. Öldürmeye ihtiyacım vardı. Kana ihtiyacım vardı! Dante iyi olmadığımı fark etmiş olacak ki eve bırakmayı teklif etti. Aslında kendimi
koruyabileceğimi o da bende biliyorduk. Ama sizin gibi olan biriyle,dostunuzla,yürümek paha biçilemezdi. Beraber sıradan muhabbetler ederek yürüyorduk. Ben yavaş yavaş kendime gelmeye başlarken, içimdeki
avcı zamanı geldiğinde ortaya çıkmak için geriye çekiliyordu. Yeniden kendim gibi hissetmek çok güzeldi. İçimdeki Avcı ortaya çıktığında artık ben olmaktan çıkıyor çok farklı, kana ve ölüme susamış bir canavar
çıkıyordu ortaya. Bunu engellemek istiyordum. Ama bana yardım edebilecek kimse yoktu. Dante'ye anlatamazdım. Görevine oldukça sadık bir avcıydı o. En azından öyle görünüyordu... Her şey gayet normal gidiyordu. Ta ki o ses ve kokulara kadar. Neden hiçbir zaman işler benim istediğim gibi olmuyordu ki. İçimdeki avcı tekrar uyanmış, kontrolü kendi eline almıştı.
"Bugün şanslı günümüzdeyiz galiba
Dante. Ne dersin? Bir kaç vampir öldürebilecek miyiz?"
Sesli bir kahkaha attım.

"Bence bu gece kesinlikle bir avuç kan emiciyi öldüreceğiz!"
Peşimden gelmesini
bekleyerek koruluğa doğru daldım. Bir an tereddüt ettiğini hissettim. Ama beklediğim gibi peşimden gelmişti. Koku gittikçe dahada keskinleşiyor bütün avcı dürtülerimi harekete geçiriyordu. Artık tek isteğim vardı;Kan ve Ölüm! Vampirleri görebileceğimizbir yerde durarak Dante'ye döndüm:
"Mm bir bakalım. Yaklaşık 5-6 kişiler. Bir şeyin etrafında toplanmış gibiler. Kendi kan emici ayinlerini yapıyor olmalılar. Bir avuç inançlı kan emici. Ne kadar da duygusal! Onları hemen öldürmek hiçte eğlenceli olmaz aslında."
Sırıtışım fazlasıyla sinsiydi. Dante neler düşündüğümü merak ederek bana baktı. Ne de olsa bizim işimiz sadece öldürmekti.
"Ne düşündüğünü biliyorum Dante. Ama biraz kan hiçte fena olmaz." Dante şaşırmış gibi gözüküyordu.

***

''Kan, ne kanı? Bizim işimiz onları öldürmek, onlara işkence etmek değil!''
Of, bu kadar sıkıcı olmak zorunda mıydı? Ne olurdu ki biraz işkenceden. Bazen sırf zorunda olduğu için vampirleri öldürdüğünü düşünüyordum. Onları öldürmekten zevk almıyor gibiydi. Bu akşam da çok sıkıcı geçeceğe benziyordu. Yine!
''Burada dur. Ben bi şunların yanına gideyim...'' Hah! Şimdi de beni burda bırakıp onların yanına tek başına mı gidecek? Tanrım! Erkekler bazen gerçekten sinir bozucu oluyorlar. Ve eğlenmekten anlamıyorlar! Ben konuşmak istiyordum ama beni dinlemedengitti bile. Sinir şey.
Sonunda geri geldi yani.''Bunlar farklı... Bunları katletmemizde sorun yok. Nasıl varlıklar bu vampirler
anlamıyorum, kendi ırkdaşlarından birini öldürmüşler...'' Farklı derken? Her neyse umrumda değil. Kendi ırkdaşlarından birini öldürmelerinin benim için tek farkı ufak bir eğlenceden mahsur bırakmış oluyorlardı beni. Bunun karşılığını da onlardan alacağım zaten. Ama Dante ne demek istiyor?
'Bunlar farklı...Bunları katletmemizde sorun yok.' Ne yani aynı-sıradan vampirlerden- olsalarda katletmem sorun mu olacaktı? Bu çocuğun gizlediği bir şeyler olduğuna eminim. Neyse beni ilgilendirmez,şimdilik.
Ne de olsa ben de sütten çıkma ak kaşık değilim. Şimdi önümdeki eğlenceye atılmalıyım. Canım fena bir
halde sıkılıyor çünkü. Sırtımdan ayırmadığım kılıcı mı çektim. Sapındaki zümrüt ve yakut taşlar parıldıyor, üzerine işlenmiş yazıysa ışıkla yazılmış gibi görünüyor. Bu kılıca her bakışımda bir kez daha hayran oluyorum. Bu kılıcın bana nasıl geldiğiniyse hala anlamış değilim..."Ee Dante Madem bunlar 'farklılar',eğlenceye hazır mısın? Hadi başlayalım!"Yüzümdeki ifadenin gerçekten tehlikeli göründüğüne
eminim. Açıklığa yanlarına atlıyoruz. Sesleri öfkeli hepsinin. Kendi aralarında tartışıyor olmalılar. Kendi seslerinden bizi duymadılar sanırım. Başları olduğu belli olan birisi konuşuyor:
'Kahretsin! Bir mavi vampiri öldürerek ne yapmayı planlıyordunuz?! Aklınız nerdeydi! Şimdi bunun peşini bırakırlar mı zannediyorsunuz!'
'Hey.Bu kadar telaş yapma. O kadar da önemli biri olduğun sanmıyorum. Buralarda bir yere gömersek
olay kapanabilir.'
'Bunun cezasının hafif olmayacağından eminolabilirsiniz. Şimdi benimle gelin.'
Arkasını döndüğünde onları izleyen bizi gördü. Fazlasıyla şaşırdığı belli oluyor. Ama bunlar Dante'nin dediği gibi farklılar. Gerçi işaretlerinin kırmızı ya da mavi olması benim için pek bir ifade etmiyor. Vampir,Vampirdir!
"Ne o güzelim bizi gördüğüne şaşırmışgibisin. Oysa uzun bir süredir buradayız." Bİr hırıltıyla cevap verdi. Hiç de kibar değil. Bu işleri daha da eğlenceli bir hale getiriyor.
"Görüyor musun Dante? Küçük kırmızı kan emiciler bizi gördüklerine sevinmediler. Oysa biz onlarla oynamaya gelmiştik. Yazık!"
Kırmızı daha fazla dayanamamış olacak ki üzerime atladı. En azından kılıcımın darbesiyle karşılaşana kadar bunu yapmayı planlıyordu. Kıvranarak yere yığıldı.
"Sizi ziyaret edenleri böyle mi karşılıyorsunuz? Cık,Cık hiç de iyi bir karşılama değil."
Diğerleri bir yerdekine bir bana bakıyorlar. Ne yapacaklarını biliyorum.
"Hadi Dante. Kan emici arkadaşlarımız oyuna hazır gibi görünüyor" Kan emiciler ne olduğunu anlayamadan saldırdık. Bir tanesi bana doğru geliyor. Ölüme yürüdüğünü nerden bilebilir ki? Kılıcımla kafasını kesiyorum. tabi tamamen kopartmıyorum. Acı çekmesi için yaşaması gerekli. Yere düşünce başından aşağı duruyor ve kılıcımla bedeninde yaralar açıyorum. İşaretinin olduğu yere derin kesikler açıyorum. Bu ona her şeyden çok acı veriyor gibi görünüyor. Dante'nin ne yaptığına bakmak için etrafa bakınıyorum.

***

Dante'ye neler oluyordu böyle. Gördüklerim karşısında şok geçiriyordum. Bir vampir hiç zorlanmadan ona bir yumruk indirmiş ve onu en az(!) 2-3 metre öteye uçurmuştu. Bu nasıl olabilirdi? Sonuçta Dante
en güçlü avcılardandı ve bu kız hiç zorlanmadan onu yere serebilmişti. Bu hiçte iyiye işaret değildi. Dante tekrar ayağa kalktı. Vampir şaşırmış gibiydi ama tekrar bir yumruk atmaya hazırlandığını gördüm. Önümdeki eğlenceyi-kan emiciye yaptığım işkenceyi- istemeyerek bırakıp. Vampire kılıcımı sapladım. Onun için acısız bir ölüm olmuştu,yazık! Oysa o güzel yüzünü eğlenceli bir şekilde mahvedebilirdim. Göğsüne yediği yumruk
Dante'yi çok zayıflatmış görünüyordu. Hafifçe kenera çakildi. Fakat pes etmemişti. Silahını çıkarıp bir vampiri daha kolayca öldürdü. Sinir olmuştum. "Hey,Dante! Oyuncaklarımı hemen öldürme!'' Hemen
öldürünce ne eğlencesi olurdu ki. Hem daha Dante'ye atılan yumruğun hesabını soracaktım. Bu kadar kolay ölmelerine izin vermek fazla iyimser olurdu. Dante sonunda istediğimi yapmıştı. Bütün vampirleri
topuklarından vurdu. Gülmeye başladım. Bu bana mafya filmlerini hatırlatmıştı. Gerçekten komikti. Hani orda vardır baştan aşağı siyah takım elbiseli adamlar dikilir. En ufak bir olay da 'sıkayım mı topuğuna bir tane abi?' derler. Dante'yi bir an siyah takım elbiseli gördüğüme yemin bile edebilirim. Gülerken etrafa bakınıyordum. Ufakta olsa bir an iğrenmiştim. Ama kandan değil kendimden. Bunları nasıl yapabilmiştim? Ama bu sadece bir andı. İçimdeki Avcı'yı durduramıyordum. Hemen kontrolü gene kendi eline
almıştı. İşkenceye devam ettim. Bütün vampirler yerde kıvranıyorlardı. Bir tanesinin yalvardığını duydum.
'Lütfen...Lütfen öldür beni.'
'O kadar kolay değil güzelim. Sizin yaptığını işkencelerinde bir karşılığı olmalı ama değil mi?'
'Ama...Ama...Biz bile...Bu kadarını...yapmamıştık.' Acıdan kesik kesik konuşuyordu.
'Günaydın güzelim Avcı uyanalı çok oldu!' Kalbine kılıcımı saplar saplamaz ölmüştü. Tekrar ayakta dikilmeye başladım. Hala bir şeyin açlığını duyuyordum. Etraftaki bir şey beni kendisine doğru çekiyordu. Aslında bunun ne olduğunu iyi biliyordum. Daha doğrusu içimdeki Avcı biliyordu. Dante'ye baktım. Hala yediği yumruğun etkisinde gibi görünüyordu. Belki...Belki beni görmeyebilirdi. Sadece birazcık. Bırazcık kandan(!) ne olurdu ki. Hem bu normal değil miydi ki zaten? Yakınımdaki ilk kıvranan vampire doğru eğildim.
'Acına son vermemi istiyor musun,tatlım?'
'Lütfen...'
'Pekala.'
Hİç düşünmeden açtığım kesiklerden
birine elimi sürdüm ve ağzıma götürüp tattım.
'Mm. Kanın oldukça lezizmiş.'
Vampir afallamıştı. Kan içmeme şaşırmış gibiydi. Gerçi bende şaşıyordum. Kanın tadıyla kontrolü tamamen kaybetmiştim. Vampire doğru eğildim ve ağzımı kesiği olduğu yere gömdüm. Durmadan içiyordum. Ta ki Dante'nin sesini duyana kadar...

***

''Araxia! Ne yaptığını sanıyorsun sen? Biz kan içmeyiz! Biz vampir değiliz!''
Haklıydı. Ne yaptığımı zannediyordum. Kahretsin! Ben lanet olasıca bir insandım sadece. Neden vampir gibi kan(!) içiyordum. Ah,en kötüsü bundan zevk alıyordum! Dante ötekilerinde kanını içeceğimden korkmuş
olacak ki hepsini teker teker öldürdü. Bana döndüğünde hala silahlarını yerine sokmamıştı. Benden korkuyor muydu? Korkması gerekiyor muydu? Kafayı yiyor olmalıydım.
''Evet, bir açıklama bekliyorum senden. Ne diye vampirin kanını içiyordun?''
Neler olduğunu bilmiyordum ki. Sadece bir çekim hissetiğimi ve karşı koyamadığımı hatırlıyordum. Peki şimdi Dante'ye ne söyleyecektim. İçimdeki Avcı'nın hiçte onun gibi olmadığını,bana yaptıklatrını,yaptırdıklarını ona anlatabilir miydim? Gerçi artık seçme şansım var mıydıki? Hiç sanmıyordum.
"Açıklama...Keşke neden yaptığımı bilseydim Dante. O zaman sana bir açıklama yapabilirdim. Ama şimdi gerçekten neler olduğunu bilmiyorum." Bana inanmayan gözlerle bakıyordu. Her iddiasına girerim şu anda benim bir casus olduğumu düşünüyordu. Çünkü gözleri alnıma kilitlenmişti. Sanki bir dövme,bir işaret arıyor gibiydi.
"Alnıma bakmayı kes Dante. Hayır,şüphelendiğin gibi vampir casus falan değilim. Ama ne olduğumu
bende bilmiyorum. Tek bildiğim vampir değilim ama sizin gibi sıradan bir avcı da değilim. Bir farklılık var ama ne bilmiyorum. Lanet olsun bilmiyorum işte!"
Elimde olmadan bağırmıştım. Ama bu kadar bilinmezlik sinirlerimi bozuyordu. Bir anda aklımda bir anı belirdi. Eski fotoğrafçı dükkanımın yanında durmuş iki adamın konuşmasını dinliyordum.

"Onun gibi birisinin gerçekten efsanede ki avcı olduğuna inanabiliyor musun?"
"Gerçekten de tuhaf. Ama efsanede avcının bir dampir olacağı geçiyordu. Bu kız ise
sıradan bir insan. Hiçbir üstün özelliği yok."
"Bir yanlışlık olduğunu mu düşünüyorsun?"
"Neden ol..."

Anı burada kesiliyordu. Dinlemeyi bırakmış olmalıydım. Kendime bir kez daha lanet okudum. Ama o adamlar bir şeyden söz etmişlerdi. Dampir diye bir şeyden. Ve onlar daha ben bilmeden çok önce benim avcı olduğumu biliyorlardı. Ama nasıl? Dante'ye baktım. Oldukça sinirli gözüküyordu. Ona anlatsam ne olurdu? Acaba o biliyor olabilir miydi dampirin ne demek olduğunu. İçimde kötü bir his vardı. Bunun anlamından hoşlanacağımı hiç sanmıyordum. Ama sormak zorundaydım.
"Ah,bir dakika. Bir şeyler hatırlıyorum. Eskiden bir şeyler. İki adamın konuşmalarını dinlemiştim Dante. Benden söz ediyorlardı. Benim efsanedeki avcı olup olmadığımdan. Hangi efsane olabilir ki bu? Ah,bir
de dampir diye bir şeyden bahsettiler. Efsanedeki avcı eğer bensem-ki öyle gözüküyor- ben bir dampir olacakmışım. Ama bu efsane ve dampir ne? Ve benim kesin o avcı olup olmadığımı nerden anlayacaz? Dante bana yardım etmelisin. Ben..."Ne diyeceğimi bilemiyordum. Bütün özgüvenim silinip gitmişti. Ne diyebilirdim ki az önce bir vampirin kanını içmiştim. daha da kötüsü bunu Dante'nin yanında yapmıştım. Şimdiyse ne olduğunu bile bilmediğim bir efsanenin parçası gibi bir şeyim. Bugün gerçekten berbat bir gün.

***

''Avcı kaynaklarında böyle bir şey yok. Yani, artık yok. Eski kaynaklar çıkan bir yangında yok oldu. Yeni kaynakları da ben incelemiştim, orada dampir denilen bir şeyden bahsedilmiyor. Yani bunun için daha farklı bir yere bakmalıyız...''
Neden söz ediyordu? Hangi yangın? Benim haberim olmayan bir yangında bütün kaynaklar yanmıştı öyle mi? Ne kadar da şanslıydım ama! Daha farklı bir yer mi? Nereye bakabilirdik ki?
''Vampirlerin kaynaklarına bakmalıyız. Oraya girmek ise pek sorun olmayacak. Çünkü orada birkaç dostum var, daha doğrusu bir kaç casus. Onlar da vampir ama bizim için çalışıyorlar. Bu yüzden de onları
öldürmedim. Oranın kaynakları bizimki kadar olmasa da eskidir. Belki orada senin hakkında bilgi bulabiliriz.''
Vampir kaynakları mı? Şaka yapıyor olmalı! beni vampirlerle dolu bir yere götüremezdi! Bunu yapması felaketle sonuçlanabilirdi. Hala bir vampiri hissettiğimde kendime hakim olamıyordum. İçimdeki dürtüye karşı koyamıyordum. O bunu nasıl başarıyordu? Aramızda dağlar kadar fark vardı Dante'yle. Ben normal bir insan olmasam da o da değildi. Bunu hissedebiliyordum. Hem hangi avcı vampirlerle dost olur ki? Onunda bana
anlatması gereken şeyler vardı anlaşılan. İkimizin arasında artık sır olmamalıydı. En azından ben öyle düşünüyordum. Kafam karışıktı ama en azından içimde bir umut belirmişti. Elini uzattı ve bende tutarak ayağa kalktım. Ben üstümü temizlerken o tekrar konuştu. ''Ee, ne yapıyoruz? Gidiyor muyuz?'' Ne diyeceğime karar verememiştim. Ama içimden bir ses gitmem gerektiğini söylüyordu. Tabi onun bunu söyleme amacı farklıydı. ama ne önemi vardı oraya gitmeliydim ama önce Dante'nin bilmesi gereken
son bir şey vardı.
"Pekala gidelim. Ama bilmen gereken son bir şey var. Ben senin gibi bir vampir gördüğümde kendime hakim olamıyorum. İçimdeki avcı kontrolü ele geçiriyor ve benim asla yapmayı bile düşünmediğim şeyleri yapıyor. Burdaki olayda bunun bir kanıtı aslında. En son isteyeceğim şey bir vampire işkence etmek. Tanrım şuraya bak her yer kan! Vampir kanı! Bir vampir kütüphanesine gitmek bu yüzden pek akıllıca gözükmüyor. Ama gitmek de zorundayız. Bu konuda sana güvenebilir miyim? Beni engelleyebilir misin? Kendimde kalmamı sağlayabilir misin?"
Şaşırmışa benziyordu ama kendinden emin bir şekilde kafasını salladı.
"Tamamno zaman gidiyoruz. Bu arada bu vampir dost olayını da bana açıklaman gerekecek. Vampirlerin kendi ırklarını hiçe sayıp bizim için casusluk yapacağını hiç sanmıyorum. O yüzden bana iyi bir açıklama borçlusun."
Göz kırptım ve gülümsedim. Hala gülümseyebiliyordum. Bu güzel bir şeydi. O da gülümsedi ve bende koluna girdim ve koruluktan çıktık. Beni siyah jaguarıyla eve bıraktı. Arabadan inerken seslendim.
"Yarın izinli günümüz ve ben bunun için tatilimi mahfedemem. Deliksiz bir uyku çekmek istiyorum. İki
gün sonra gece saat dörtte buluşalım. Gecikme sakın bekletilmekten hoşlanmam ona göre." Küçük bir kahkaha atarak kapıyı kapattım. Onunda güldüğünü duymuştum. Ben kapıyı kapatır kapatmaz gaza
bastı ve çok geçmeden gözden kayboldu. O gözden kaybolduktan sonra bende evime girdim ve üstümü değişir değişmez yatağıma yattım. Gözlerimi kapayarak eski anıların verdiği huzurla uykuya daldım...

out: Başka bir sitede yazdığım bir Rp'm. Eğer olmazsa başka bir rp koyabilirim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Araxia Xylia
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
House Of Night :: Rpg :: Güç Seviyesi-
Buraya geçin: