House Of Night
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Karanlığın ve ışığın buluştuğu yerde, elbet kan dökülecektir. Savaşın kapıları sana açıldı, gecenin sesini dinle ve yüreğindeki zarlarla oyna. Doğru yolu bulacaksın...
 
AnasayfaHouse Of NightLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Pasaklı Prenses

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Shaunee Cole
Modaretör / 4.Sınıf Çaylak / Karanlık Kız
Modaretör / 4.Sınıf Çaylak / Karanlık Kız
Shaunee Cole


En Belirgin Özelliği : Yırtık dondan çıkıyor olmam.. XD
Kediniz : Beelzebub
Nerden : Tulsa Gece Evi
Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 23/01/10

Rpg Gücü
Rp Puanı Rp Puanı: 88
Uyarı Seviyesi Uyarı Seviyesi: +0

Pasaklı Prenses Empty
MesajKonu: Pasaklı Prenses   Pasaklı Prenses I_icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 9:19 pm

Gecenin bir yarısı bir tıkırtıyla uyandı.Bu tıkırtı odasının derinliklerinden geliyordu.Odasının derinlikleri derken yatağının altından bahsediyordu.Yatağının altına bu ismi vermesinin nedeni orada ne istersiniz bulabilmenizdi.Bir keresinde annesinin zoruyla toplamaya kalktmştı.Hem bir haftada ancak bitirebilmişti hemde kaybettiği telefonunu bulmuştu. Aslında kaybetmesi işine yaramıştı çünkü annesi istediği telefonu almak zorunda kalmıştı. İkisinide kullanmayı düşünüyordu ama annesi eski telefonunuu *pt*l erkek kardeşine verdi bu yüzden annesinden azda olsa nefret ediyordu. Ne olurdu yani iki telefonu olsaydı? Gıcık kadın işte. Her neyse siz o yatağın altını hayal ediyorsunuzdur (umarım ediyorsunuz,bazen kendi bile hayal edemiyor ve baktığında şaşırıyordu). Neyse artık asıl konuya dönelim. Şey.. şey... Konu.. Konu neydi? (biraz unutkandırda...).Haaa! Tamam. Yatağın altındaki tıkırtı. Sahi neydi o? Işığı açmak için yataktan kalktı. İlerlerken bir elbisesine takılıp yere kapaklandı.

“H* s**tir. Dizim...”

Gören odasında elbise bombası patladı zannederdi. Ayağa kalkıp yürümeye devam etti. En sonunda ışığa ulşaştı ve ışığı açtı. Yatağın yanına geldi ve eğildi. Gözlerine inanamadı. Yatağımın altında biri vardı ve erkekti. Yakışıklı mıydı acaba? Yatağının altında ne işi vardı? Annesi bunu görse onu öldürürdü. Annesi ve hayvanı ( üvey babası ) uyuyorlardı. Bu yüzden sesi kısık çıkmıştı:

“Hey sen! Yatağımın altında ne arıyorsun ve kimsin? Çık dışarı!.”

Ona cevap vermedi ve onu görmemiş gibi orda durmaya devam etti. Sinirleri oynamaya başlamıştı. Bunu hissedebiliyordu. Çünkü yatağı onun özel alanıydı ve annesine bile yatağına oturma izni vermiyordu. Şimdi tanımadığı biri yatağının altındaydı. O insancık yatağının altından çıkmayınca oda eline ne geldiyse fırlatmaya başladı. Bir yandanda ona çıkması için bağırıyordu.

“Yatağımın altından çık seni pislikherif...Seni bir yakalarsam...”

Adam en sonunda pes etti ve yatağının (özel mülkünün) altından çıktı. O kadar konsantre olmuştu ki birşeyler fırlatmaya devam ediyordu. Canına tak etmiş olamalı ki ağzını açıp kouşmaya başladı:

“Bana birşeyler fırlatmayı kes seni küçük k**tak.”

Ne? Ona “küçük k**tak ”ha! Oda kim oluyordu? Onun evinde, onun odasında ona sövme hakkını nereden buluyordu? Liz sövmekten pek hoşlanmazdı yada bazıları öyle biliyordu. Hiç birşey yapmadan arkasını döndü, çalışma masasının çekmecesinden babasının ona verdiği küçük silahını aldı ve ona doğrulttu ( bu arada silah doluydu ). Eli titriyordu ama belli etmemeye calışıyordu. Siyah saçları odasının ışığında parlıyordu ve o masmavi gözlerini ona dikmişti. Silahından korkmuş gibi bir hali yoktu. Lanet olsun. Odasında bir erkek vardı, ona bir silah doğrultuyordu ama oğlan hiç de korkmuşa benzemiyordu. Lanet olsun.

“Bana bir daha sövme bu bir. Kimsin ve odamda ne arıyorsun? bu da iki.”


Tristan bir adım öne gelmişti. Silahı biraz daha sert tuttu ve konuşmasına devam etti.

“Bir daha kımıldayacak olursan seni vururum bu da üç.”

Sesi tahmin ettiğinden daha da sert çıksın istedi ve öyle de oldu. “Benden çok iyi polis olurdu diye düşündü”. İsmini bilmediği için ona iki dakikada kendi içinde bir ad uydurdu: “insancık”. İnsancık en sonunda sorularına cevap vermeye başladı.

Ben Tristan. Siz yeni kraliçimizi bundan sonra ait olduğunuz yere, Orion’a götürmeye geldim. Toparlanıp benimle gelmeniz için bir haftanız var..”

Sonra bir odasına bir de ona baktı:

“...zaten bu gidişle ancak hazırlanırsınız.”

“Ne kraliçesi? Ne ülkesi? Sen ne saçmalıyorsun bee. Ben seninle hiç bir yere gelmiyorum. Ya ailem ne olacak? Tamam ailemi sevmiyorum ama... ama...”

“Lütfen bir zorluk çıkarmadan bir hafta içinde hazırlanın. Merak ettiğiniz her soru orada cevaplanacak.”

Arkasını döndü. Sonra birşey hatırlamış gibi geri döndü. Yalvarıyormuş gibi görünen gözlerle ona baktı.

“Lütfen ailenize birşey söylemeyin. Ne benim hakkımda ne de gideceğiniz hakkında..” dedi ve arkasını geri döndü. Heyyyy! Demin ne dedi o?.Benim odama laf mı attı?Ben onu şimdi parçalamazmıyım.Vay vay vay...

“S**tir git.”

Sesini çıkarmadan isteksiz olarak hazırlanmaya başladı. Bütün elbiselerini dürüp valize yerleştirmeye başladı. Bu dürme işi ne de zordu yahu. Bir yandan odasını toplarken bir yandan da yatağının üstünde yatan sığıra içinden sayıp savuşturuyordu. Odasındaki kirlileri makineye koydu. Sabah saatin yedisinde o çamaşır yıkıyordu bu olur şey değildi. Normalde olsa saat birden önce kalkmazdı tembel teneke fakat durum ortadaydı. Salı günü de böyle geçti. Artık her tarafı ağrıyordu. Ama değişik bir şey olmuştu. Artık sığır bir arkadaşı vardı. Çarşamba gecesi onun yatağında oturup konuşuyordular bir yandanda Liz yemeğini yiyordu. Aniden

“Nesin sen?” sordu.

Bu soru onu çok şaşırtmış olacak ki aniden o masmavi gözleri Liz’in üstüne kilitlendi. Liz cevap vermeyeceğinden korkarken cevap geliyor.

“Ben bir vampirim.”Liz hiç birşey söylemeden ona bakıyor sonra bir kahkaha kopartıyor. O kadar ağır gülüyor ki yere kapaklanıyor.

“Hahahha...Çok komiksin”

Liz daha gülerken Tristan birşey demeden ağzını açıyor ve öne doğru çıkan köpek dişlerini gösteriyor. Liz bir anda gülmeyi kesiyor. Hiç birşey diyemeden kalakalıyor. Bir süre Tristan’ın köpek dişlerine baktıktan sonra gözlerine odaklanıp yine sırıtmaya başlıyor.

“Yine noldu?”

“Hiç sadece bizim kızlar bunu bilselerdi kıskançlıktan çatlarlardılar. Aklıma yüzlerinin şekli geldide. Neyse yatalım çünkü yarın zor bir gün olacak. İkimiz içinde.”

“Neden benim içinde?”

”Çünkü yarın yatağımın altından çıkıp benimle Wogia Caddesine alışverişe geliyorsun.”

Yatağının altından başını uzatıp Liz’e baktı ve Lizde ona. Sonra sordu:

“Wogia Caddesi’de nedir?”

“Seni kara cahil..”

“Ama Liz...ben alışverişten ne anlarım?”

“Bu oda benim mülküm, bu odada benim sözüm geçer, Kraliçe benim.”

“Sanırım sonunda kraliçeliğe alıştın, haa?”

“Yaa! Sanırım öyle oldu.”

----------- [ ] ----------


Boş bir yerde duruyordu. Heyyy! Liz neredeydi? En son uyuyordu. Sanırım rüya görüyordu. Ah ne kadar da zekiydi. Rüyada olduğunu şimdi anlamıştı. Ayağa kalktı, yemyeşil çimenlerin üstünde yürüyordu. Birden önüne Eric..yok Eric değildi neydi?...haaa! Tristan çıktı.


He he küfür manyağı Liz.Ben gibi iki lafın biri H*s.ktr. olur Pasaklı Prenses Icon_smile Süperdi Ateşimm
Puanın:88
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aurnia Lilith Connolly
Admin / 5. Sınıf Çaylak / Karanlık Kızlar/Erkekler Lideri
Admin / 5. Sınıf Çaylak / Karanlık Kızlar/Erkekler Lideri
Aurnia Lilith Connolly


En Belirgin Özelliği : Erken dönüşmüş olmam. Daha 5. sınıf bir çaylağım ama her yerim döğme dolu.
Kediniz : Iris. Siyah ve mali gözlü harika bir yaratık.
Nerden : Massachusetts, Boston
Mesaj Sayısı : 594
Kayıt tarihi : 15/11/09

Rpg Gücü
Rp Puanı Rp Puanı: 100
Uyarı Seviyesi Uyarı Seviyesi: +0

Pasaklı Prenses Empty
MesajKonu: Geri: Pasaklı Prenses   Pasaklı Prenses I_icon_minitimePaz Şub. 28, 2010 6:30 pm

konu kilit Pasaklı Prenses Icon_arrow
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://houseofnight-turkey.yetkinforum.com
 
Pasaklı Prenses
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
House Of Night :: Rpg :: Rpg Dersliği :: 1.Rpg Dersi-
Buraya geçin: