4. Sınıflar İçin Vampir Sosyolojisi Dersi

Rose aceleyle sınıfa girdi.
'' Uğurlar olsun Çaylaklar.''
Bütün çaylaklar ayağa kalktı.
'' Uğurlar olsun Profesör İva. "
Elizabeth masasına doğru yürüdü ve elindeki kitapları masaya bıraktı. Sandalyesini çekip oturdu ve soluklandı. Başı çok ağrıyordu. Sanki başı ortadan ikiye ayrılmıştı. Şakaklarını ovdu.

İşte yine dersler başlıyordu. Banyoda kızıl saçlarımı düzeltmeye çalışırken bir yandanda şarkı mırıldanıyordum. Aslında pek mırıldanmak denemez, bağıra bağıra söylüyordum İpod'umdan dinlediğim şarkıyı. Fakat sesim ne kadar yüksek olursa olsun içerden gelen öksürüğü duymuştum. İpod'umdaki şarkıyı durdurdum ve içeriyi dinledim fakat hiçbir ses gelmedi. Yine de İpod'umu tekrar çalıştırmadım. Saçımı düzgün bir şekilde düzleştirdikten sonra içeriye gittim. Jo hala uyuyordu. Yanına oturdum.
" Jo, hadi tatlım uyan.. Tamam dün gece biraz geç yattık ama bu kadar da olmaz ki." dedim. Jo kırık dökük bir sesle cevap verdi.
" Mer. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Çok fazla uykum var."dedi. Onu fazla zorlamadım ve yanağına bir öpücük kondurup siyah bir pantalon giydim. Bugün koyu mavi t-shirt'ümü giyecektim. Gözlerimle uyumluydu. Bugün neşeli olduğum için göz rengim açık maviydi. Armamı da göğsüme iliştirdikten sonra ilk dersim olan Vampir Sosyolojisi Ders kitabını kolumun altına sıkıştırdı. Kapıyı kapatmadan önce " Hayatım ben derse gidiyorum kendini iyi hissedersen derse gel." dedim ama Jo hiç ses çıkarmadı. Sanırım derin bir uykuya dalmıştı.
Hızlı adımlarla birinci blokta bulunan Vampir Sosyolojisi dersliğine gittim. İçeride fazla çaylak yoktu. Bu dersi pek sevdiğim söylenemezdi. Aslında ben dersi değil Profesör Shika'yı sevmiyordum. Sürekli bana iğneleyici konuşuyordu. Bende cevap vermeden duramıyordum. Ama bu ders kendimi tutacaktım. Uyuyacağım bir sıra yerine önlerde, dersi dinleyebileceğim bir yer seçtim. Kitabı sıranın üzerine attım ve beklemeye başladım. O sırada içeri Aurnia girdi. Ne hissedeceğimi bilmiyordum. İçimde hem sevecen bir his, hemde küçük bir nefret vardı. Aurnia beni görünce rahatlamış bir ifadeyle gülümsedi. Bende ona karşılık verdim ve düşünmeden ona yanıma oturması için işaret yaptım. Shika kesinlikle Aurnia ile uğraşacaktı ve Aurnia okula yeni gelmişti. Eğer biraz benim yanımda oturursa Shika Aurnia'yı koruduğumu düşünüp pek bulaşmazdı. Su elementini kontrol ettiğim Gece Evi'nde duyulduktan sonra Shika'nın bana olan davranışları değişmişti. Daha Aurnia ile konuşamadan Shika sınıfa daldı. Her zaman ki kontrollü ifadesiyle bize selam verdikten sonra bizde karşılık verdik. Shika derslikteki her öğrenciye baktıktan sonra gözlerini Aurnia'nın üzerinde sabitledi.
"Aramızda Aurnia gibi özel bir çaylağı görüyor olmak ne kadar güzel bir şey? Ayağa kalk yavrum.. " dedi. Shika'nın Aurnia'ya iyi davranması canımı sıkmıştı. Kıskanmış falan değildim. Sadece Shika'yı iyi tanırdım. Aurnia Shika'nın sözünü ikiletmeden ayağa kalktı.
-"Aurnia Iris Connolly. Washington Gece Evi. Hilalin dolmuş ve sadece vampirlerin sahip olabileceği dövmelere sahipsin. Çoğu vampi senin hakkında ileri geri düşünüyor. Yüksek konseyin bile senden haberi var. " dedi. İşte Shika kendini gösteriyordu. Tatlı sesinin altındaki küstahlık baş göstermişti.
-Ama bana göre sen çok özelsin. Sana değer verdiğimi bilmeni istiyorum. Senle özel olarak ilgilenen profesörün olmak isterdim ancak yüksek rahibe sana uygun görüldü. Ah ama her neyse derslerime giriyorsun. Seni burada görmek bana büyük şeref veriyor. dedi. Anlaşılan o da Aurnia'nın farklı bir özel yanı olduğunu düşünüyordu. Eğer Aurnia ona verilseydi onu da kendi gibi bir yılan yapmayı planlıyordu. İçimden Pis Cadı diye geçirdim. Shika iğneleyici bakışlarını bir anlığına bana çavirsede hiç görünüşümü bozmadım ve buz gibi bakışlarla ona baktım. Bu kadın konuştukça benim içimdeki nefret kaynıyordu. Gözlerimin koyulaşmaması için derin derin nefesler almaya başlamıştım.
-"Otur." dedi sert bir sesle Shika ardından devam etti. "Aurnia'nın aramızda olması aslında çok iyi oldu. Çünkü bu günki konumuz vampirliğe geçiş aşaması." dedi. Tamam bu konu ilginçti ama illa Shika'nın mı anlatması gerekiyordu. Bu Profesör'e tahammül etmek benim için çok zordu. Bir de dersini dinliyordum. Karşımdakinin Shika olmadığını düşünmek, Shika'nın bana bakmadığı zamanlarda daha kolay oluyordu. Ama gözleri benim üzerimdeydi bunu hissedebilyordum. Gözlerimi Aurnia'dan Shika'ya çevirdim. Benim bakışlarım onu korkuturdu çünkü gözlerimin renginin değişmesine bir anlam veremiyordu. İçimdeki öfke patlama noktasındaydı. Gözlerim koyu maviydi bunu görmüyordum ama biliyordum çünkü gözlerim yanmaya başlamıştı. Sanki gözlerim yuvalarında fırlayacakmış gibiydi.
Aurnia'nın özel olduğunu biliyordum. Shika bile ondan bahsederken sesinde bir saygı tonu vardı fakat bana bir şeyler söylerken sürekli iğneleyici tonda konuşur ve bende de aynı şekilde cevap alırdı. Elementlerden suyu yönettiğim için Shika bana bir şey demiyordu. Çünkü bende bir bakıma Nyx'in seçilmişiydim. Gözlerim hala yanarken Aurnia'ya baktım. Bir kaç saniye sonra o da gözlerini bana çevirmişti. Shika kulak tırmalayıcı sesiyle dersi anlatırken bende kısık sesle konuşmaya başladım.
" Aurnia. İlk önce özür dilerim. Yemekhanede olanlar için... Her neyse, şimdi sana tek söyleyebileceğim burada fazla yılan var. Bilirsin yılanlar sessiz yaklaşır. İşte çok yaklaştıkları zaman avları onları fark eder ama yapçak bir şeyleri olmaz ve yılana yem olurlar.Kendine dikkat etmelisin." dedim sessizbir tonda. Ama Shika'nın bizi duyduğuna emindim. Eğer dersten sonra vaktin varsa seninle bu ders hakkında konuşmak isterim. Profesör Shika yeni gelen çaylaklarla, 'sevdiği' çaylaklarının ilgilenmesinden çok hoşlanır. Merak etme Aurnia sende yakın zamanda Profesör Shika'yı daha iyi tanıyacak ve çok seveceksin." dedim. Son cümlemde sesimi yükseltmiş ve Shika'nın dikkatini çekmek istiyordum. Aurnia'nın ilk söylediklerimi anlamış olmasını ümit ediyordum. Shika'nın adını kullanmasam da yılan demiştim değil mi? Bu da onu tanımlayabilecek bir sözdü. Ben daha sözümü bitirmeden Shika geldi ve elini omzuma koydu. Uzun ince parmakları omzumu acıtıyordu. Aldırış etmedim ve Shika konuştu.
"Evet Loquisha. Sevdiğim çaylakların yeni gelenlerle ilgilenmesi hoşuma gider. Ama senin gibi bir çaylağın benim dersim ve benim hakkımda neler anlatacağını bilemiyorum. Sen genelde derslerimde uyursun ya da şarkı dinlersin. Yanılıyor muyum? Ayrıca benim hakkımda da hastalıklı düşüncelerin var. Aurnia'yı yanlış bilgilendirmeni istemem." dedi. Parmaklarındaki kuvvet arttıkça benim de canım yanıyordu. Yüzümde alaycı bir gülümsemeyle Shika'ya döndüm.
" Haklısınınz Profesör. Derslerinizde uyurum veya şarkı dinlerim ama arada sizide izliyorum. Sizin hakkında birçok bilgiye sahibim diyebilirim. Ayrıca ben Nyx'in kutsal çemberinde su elementini yönetiyorum bildiğiniz gibi. Nyx'e ne kadar bağlı olduğumu bilirsiniz. Sizden daha fazla tapınakta vakit geçiriyorum. Her neyse, en azından Nyx ve dostlarım benim hastalıklı bir beynim olmadığını biliyorlar. " dedim ve gözlerimi Aurnia'ya çevirdim. Shika başımdan ayrılmak niyetinde değildi.
"Çaylak Loquisha! Benimle böyle konuşamazsın!"
Başımı bir anda Shika'ya çevirdim ve direk gözlerinin içine baktım. Gözlerim cayır cayır yanıyordu. Omzumdaki baskı artıyordu, Shika tırnaklarını etime geçiriyordu. Bende son kozumu oynamaya karar verdim.
" Profesör. İsterseniz Yüksek Rahibe'ye gidip size söylediklerimi anlatmalıyım. Ne dersiniz? Hatta sizde yanımızda olursunuz. " dedim. Tenime giren tırnakları canımı fazlasıyla yakıyordu. " Eğer tırnaklarınızı etime geçirmekten vazgeçmezseniz sadece Yüksek Rahibe değil bütün Gece Evi öğrenir." dedim. Shika'nın kimsenin bilmediği bir sırrını biliyordum. Shika bu yüzden sürekli benimle uğraşır ve sürekli beni aşağılamaya çalışırdı. Beni biraz tanıyordu bu yüzden fazla üzerime gelmeden baskısını kesti. Çünkü ben gözüm döndüğümde bütün dünyayı yakabilirdim. İçinde ben olsam bile. Eğer Shika'yı yakacaksam, bende yanmaya hazırdım. Tabii ki mecazi anlamda. Yakmak Amy'nin işiydi, benim işim boğmak ve dondurmaktı. Gözlerimin koyu maviliği Shika'yı ürkütmüştü. Farkında olmadan elementim devreye girmişti. Bir hareketimle Shika'yı boğabilirdim. Burnuma gelen deniz kokusunu Aurnia'da duyuyor olmalıydı. Elini koluma koydu ve çekingen bir tavırla " Loquisha." dedi. Shika'ya bakmaya devam ediyordum. Shika da okyanusun kokusunu alınca elini omzumdan çekip diğer çaylakların yanına gitti. Bende tekrar Aurnia'ya döndüm. Aurnia gözlerimin içine bakıyordu. İşte o zaman hala gözlerimin renginin koyu mavi olduğunu hatırladım. Aurnia'yı korkutmak istemiyordum. Gözlerimi kapattım ve derin 2 nefes aldım. Böylelikle hem elementimi kontrol etmiştim hemde göz rengimi. Ardından gözlerimi açtım, artık yanma geçmişti ve gözlerim eski haline dönmüş olmalıydı. Aurnia bir kez gözlerini kırpıştırdı ve konuşmaya başladı. Tabii ki ilk sorusu gözlerimdi...

Shika masamıza gelmiş ve Aurnia'ya çıkışmıştı. Oysa nasıl da iyi davranmıştı dersin başlarında. Tipik Shika... İlk önce iyi biri gibi görünür sonradan yılan dilini çıkarır ve tıslardı. Shika diğer çaylaklara yöneldiği sırada " Dersimizin konusu Vampirliğe Geçiş Profesör Shika." dedim. Saçlarını savurarak arkaya döndü ve yüzündeki iğrenç bir gülümsemeyle bana baktı.
" Sana söz hakkı verdiğimi hatırlamıyorum Loquisha! Benim muhattabım sen değil, Aurnia'ydı. Ama o cevap vermedi. Sen niye atladın ki?" dedi. Konuştukça gözleri kısılıyor ve dudaklarındaki gülümseme silinip bir çizgi halini alıyordu.
" Sizin benimle muhattap olmadığınızı biliyorum Profesör. Bu da benim sizinle muhattap olduğum ender zamanlardan biri. Bu konu benim ilgimi çektiği için cevap vermek istedim. Belki çaylaklarınıza laf yetiştirmeyi bırakıp derse dönersiniz diye düşündüm." dedim ve zafer kazanmış gibi kocaman bir şekilde gülümsedim. Shika'ya laf sokmaya bayılıyordum. Mer 1 Shika 0. Dersin sonunda galibin kim olacağı belli olacaktı. Fakat şimdi konuşma sırası Shika'daydı. Zaten çekik ve kısık olan gözleri sinirden daha da kısılmıştı. Dümdüz dudaklarıyla bir yılandan farkı yoktu. Sınıfa yaydığı güç giğerleri gibi değildi beni rahatsız ediyordu. Birçok çaylak onunla konuşurken bu gücün çekimi altına girerdi. Ama ben ona direnmeye kararlıydım ama şu anda durum daha da zordu. Çünkü Shika sinirliydi. Bütün gücünü benim üzerimde topluyordu. Çaylakların gözü benim ve Shika'nın üzerindeyken Shika kahkaha attı ve konuşmaya başladı.

'' Ben de senin ne kadar ukala olduğunu biliyorum O'Dowd.
Bana işimi öğretmek gibi bir saygısızlığa bir daha girişme sakın!'' dedi Shika. Yüzümdeki gülümseme solmuştu, dişlerimi gıcırdatmamak için kendimi zor tuttum. Ciddi bir tavır takınıp konuşmaya başladım.
" Ben size işinizi öğretmeye çalışmıyorum. Bence işinizi çok iyi yapıyorsunuz. Alanınızın en iyi profesörü olabilirsiniz." ama bu sizi iyi bir profesör yapmaz. diye tamamladım cümlemi. Son ksmımı ne kadar aklımdan geçirmiş olsam da Shika akıl okuma konusunda diğer profesörlerden daha iyiydi. Bu da daha fazla ipucu öğreniyor demek oluyordu. Shika gözlerini Aurnia'nın alnına kaydırdı. Dövmelere bakışı ilginçti diyebilirim. Tam anlamıyla çözememiştim. Ya özeniyordu ya da iğreniyordu ama çok fazla incelemişti. Shika gözlerini Aurnia'nın üzerinden çekmeyince boğazımı temizledim.
" Profesör. Peki, değişimimizi tamamladığımızda profesör olacaksak alanımızı nasıl seçiyoruz?" dedim. Shika gözlerini bana çevirdi. Bakışlarında ilk fark ettiğim şey şaşkınlığı oldu. Benden böyle bir soru ve dersine ilgi beklemediği çok açıktı. Bende şaşırmıştım fakat o an ki tek düşüncem Aurnia'yı Shika'nın göz hapsinden kurtarmaktı. Shika'nın düşmanca bir bakış olmasa da benim hakkımda olumsuz düşündüğünü anlayabiliyordum. Aklından geçeni okuyamıyordum ama açıklamasına geçmeden önce Sen değişimini tamamlayabileceğini mi düşünüyorsun? diye geçirdiğine emindim. Shika sınıfın ortasına doğru yürüdü ve ilk önce bana sonra Aurnia'ya ve daha sonra derslikteki tüm öğrencilerin gözlerinin içine bakıp konuşmaya başladı. Derslikteki tüm öğrenciler pür dikkat Shika'yı dinliyordu. Bu kadını bu kadar etkileyici ve vazgeçilmez kılan bu güç neydi? Herkes büyülenmiş gibiydi. Shika bu bakışlar karşısında memnuniyetle gülümsedi ve konuşmaya başladı.